Yurttutan M. (Yürütücü), Ayazoğlu M.
Ağız boşluğu ve orofarenks kanserleri dünyada kanser ölümlerinin 6. en yaygın nedenidir. Ağız boşluğu; dudakları, dudak ve yanakların iç kısmını örten yanak mukozasını, dişleri, dişetlerini, dilin 2/3 ön kısmını, ağız tabanını ve sert damağı içerir.Ağız kanserleri tükürük bezleri dahil ağzın yumuşak ve sert dokularından köken alan çok çeşitli kanseri kapsamaktadır. Bunların %85-95’ini, mukozanın çok katlı yassı epitelinden kaynak alan tümörler [skuamöz hücreli karsinom (SHK)] oluşturmaktadır. Bu tümörler ortaya çıktıkları bölgede dekstrüksiyona sebep olarak büyüme ve yayılma özelliğine sahiptir.
Ağız kanseri için risk faktörleri yaş, cinsiyet, ırk, ağır tütün ve pipo kullanımı (dumansız tütün dahil), betel çiğneme, alkol tüketimi ve kronik enflamasyonu içerir. Diğer önemli etkenler arasında ise kötü beslenme, ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalma, zayıf immün sistem ve bazı genetik sendromlar yer almaktadır.
Ağız kanseri kemoterapiye zayıf yanıt ve çoğu standart antikanser tedavisine karşı direnç gösteren agresif bir tümördür. Prognozu kötü ve 5 yıllık genel sağkalım oranları %40'a kadar düşmektedir, ancak erken evrelerde (I ve II) teşhis edildiğinde sağkalım oranları %80'i aşabilmektedir. Hastaların yaklaşık %73’ü geç evre kanserlerde (Evre 3-Evre 4) teşhis edilmekte ve bu durum kötü sonuçlar doğurmaktadır. Bu noktada ağız kanserlerinin erken evrede teşhisinde diş hekimlerine büyük bir görev düşmektedir.
Hasta kliniğe geldiğinde yapılan muayene sonucunda oral mukozada gözle görülür değişikliklerin tespit edilmesi önemlidir. Oral potansiyel malignitelerin erken tespitini kolaylaştırabilecek non-invaziv, pratik tanı teknikleri için artan ve sürekli bir talep vardır. Zamanla çok çeşitli non-invaziv teknikler geliştirilmiştir ancak hangi tanı aracının en uygun ve yararlı olduğuna klinisyenler için karar vermek zordur.Güncel araştırmalar tükürük gibi biyolojik sıvılarda erken teşhisi artırma ve asemptomatik veya fark edilemeyen malign bir lezyonu tespit etme potansiyeline sahip olabilecek biyobelirteçleri tanımlamıştır. Ağız kanseri hücreleri veya konakçı bağışıklık hücreleri tarafından salınan ağız kanseri ile ilişkili proteinler doğrudan tükürüğe girebilir ve bu biyobelirteçler, ağız kanserinin erken evrede diş hekimi tarafından taranmasını sağlamak için kullanışlı araçlar olabilir.